
Narkoedebiyat
diye popüler bir tür olduğunu da öğrenmiş oldum. Tavşan
Deliğinde Fiesta bu
popüler türün en güzel örneklerinden.
Ne
iyi etmişim şu kitabı okumakla. Ama itiraf etmem gerekir ki kitabın kapağı ve
ismi çok hoşuma gitti. İyi ki, kapak ve isim elele verip beni Tochtli`in küçük
ve yaratıcı dünyasına götürmüş. Sarayda yaşayan bir çocuk düşünün... Ama bu
saray Meksika`da... Hayatında toplam
13-14 kişi tanıyan Tochtli`in büyüleyici hikayesi. Bu çocuğun gözüyle yazar
toplumu eleştiriyor. Kara mizah örneği de denilebilir. 3 bölümden oluşuyor
kitap. Herbir bölüm Tochtli`in hayatının bir bölümünü özetliyor. Birinci bölüm
geçmişini, ikinci bölüm şimdiki durumunu, üçüncü bölümse geleceğini açıklıyor.
İlk önce nasıl bir çevrede yaşadığını, nasıl bir ailesi olduğunu öğreniyoruz.
Tochtli her gün düzenli olarak sözlükten kelime ezberliyor. Kelimeler ezberleyen
bir adamın hikayesi vardı Amerikan edebiyatında. Bu hikaye de onun gibi
başlıyor, daha sonra Huckleberry Finn`i hatırlatıyor. Çete kurmaları ayrıca Tom
Sawyer`a da bir gönderme. Liberyalı cüce su aygırı istiyor bu aralar, hatta en
büyük dileğine dönüşmüş su aygırı. Etrafındaki insanların çoğu görevleri
itibariyle orada bulunuyorlar. Mitzli onun istediklerini almakla görevli, tabi
ki de Yolcaut`un (babası) emriyle. Babsı soğuk bir kişiliğe sahip olsa da ara
sıra çocuğuyla ilgileniyor. Yine de sadece parayla çocuğun mutlu olabileceğini
düşünen ebeveynlerden biri O. Suaygıırını bulamıyor babası ve Tochtli`nin bu
yüzden karnı ağrıyor. Mazzatin, özel öğretmeni, çok okumuş biri ve yazmak
istediği için parasız kalmış. Mazatzin Japonlarla ilgili her şeyi çok seviyor.
Kültürlü insanların hayatı bilmediğini savunuyor Mazzatin. Şapkalar Tochtli`nin
hayatında özel bir yere sahip. Dünyanın her köşesinden bir örnek mevcut
neredeyse. ``Şapkalar kralların tacına benzer.``
Kitabın
arkasında Çevirmenin Son Notu kısmında isimlerin anlamları açıklanmış. Bu
yüzden isimlerin anlamını söylemem eseri daha güzel anlamamıza neden olacaktır.
Karakterlerin isimleri eski Meksika dili olan Nahuatl`dan geliyormuş. Tochtli /
Usagi tavşan demek,Yolcaut çıngıraklı yılan, Mazatzin geyik, Quecholli flamingo,
Chichilkuali kızıl kartal, Itzpapalotl siyah kelebek, Itzcuauhtli beyaz kartal,
Alotl renkli papağan.
Her görevlinin
kendine özgü yorumları mevcut hayatla ilgili. Mesela Cinteotl`a göre gariplik
çirkinliğin akrabasıdır.
Sağır
olan Quecholli misafir olarak aralarına
katılır. Quecholli`den 90-60-90 diye bahsedilmesini ve babasıyla ikide bir ortadan kaybolmalarını
gizemli bir şey olarak görüyor. Tochtli için anlamadığı her cümle ve izahını
bulamadığı her olay gizemli bir şey. Mesela, kitaptaki en komik anlardan biri, Yolcaut`la
çalışanlardan birinin arasında geçiyor. Karşısındaki kişi anlamayınca ne dediğini, Yolcaut konuşmayı ``Ananın çiftliği``
diye bitiriyor. Tochtli de bunu aynı isimde gördüğü bir çiftlikmiş gibi algılıyor.
Dağa
gidemediği için dağın ayağına geldiği bir adamla ilgili bir şeyler anlattı babası ...
``İşte
şimdi yarağı yedik`` cümlesini çok güzel buluyor küçük çocuk.
Fütürist
yazar kitabında tahminlerde bulunuyor gelecekle ilgili ama gelecekte şapka
takılmayacağını söylemiyor. Saç ekimi ve klonlama doğru tahmin ettikleri. İşte
kültür insanı, insanlığın hatası.
Mazzatin`in
kasabası kovboy kasabası ama kovboy isimli mağazalardan başka kovboya rastlamak
mümkün değil bu kasabada.
Tochtli`nin
babası uyuşturucu ticareti yapıyor, bu yüzden de çocuğunun dışarı çıkmasını
istemiyor. Yine bir kovboy heykelini topa benzetiyor. Sarayda bir kız gibi
büyütüldüğünden, cinsiyetine yakışmayan hareketler ve insanlar farkında olmadan
Tochtli`ni sinirlendiriyor. ``Eğer korkuyorsanız topsunuzdur.``
Avrupalıları
da eleştirmeden edemiyor yazar timsalında Tochtli. Fransızlar çok zarifler.
Giyotinden sonra kesilen kafayı sepete koyuyorlar, kafayı kesmeden önce
kirlenmesin diye tacı çıkarıyorlar. Kitapta sürekli Avrupalılar ve Ötekiler
karşılaştırılıyor. Tochtli`nin onları sevme bahanesi, cinayete bağlılıkları
sebebiyledir. Bu da başlı başına cinayet kavramının Avrupa`dan gelmesine bir
gönderme niteliğinde.
Belki
de, giyotinler krallar için, kurşun delikleri de başkanlar içindir.
Gerçekçiler
gerçeğin hiç de öyle sizin düşündüğünüz gibi olmadığını düşünürler.- Yolcaut
Bir
sürü film (4 tane) ezbere biliyormuş.
Yeni
öğrendiği kelimelerden `patetik` sefil anlamında. Sürekli bu kelimeyi
kullanıyor. Öyle ki, çocuğun kendisini patetik bir durumda buluyoruz.
Mezzatin
yazmak için bir kulübeye kapanıyor ama bilgisayarını da yanına alıyor. Galiba
yazar insanların bir şey söylerken başka bir harekette bulunmalarını gözler
önüne seriyor. Yanına insanların bu hareketi çocuklar tarafından bile görülür
diyor. Kültürlü insanların yanlış bildiği şeylerden biri de, kitap yazmak için
dağ başına çıkılması gerektiğidir Yolcaut`a göre.
Hizmetçilerden
bir diğeri Itzpapalotl.
İspanya
Meksika savaşını canlandırıyorlar Mezzatinle. Kıitapardan nerede hangi organın
bulunduğunu ve hangisine kurşun gelirse ölümcül olabileceğini öğreniyorlar.
Kitapların çocukları yönlendirme kabiliyeti.
Peso,
dolar ve euro`ları var. Dünyanın hakimiyeti kurulmuş sanki bu evde. Hem
şapkalar, hem de değişik para birimleri farklı milletleri ve bireyleri
simgeliyor.
Sarayın
nöbetçileri Miztli ve Chichilkuali. Babanın paranoyak düşünceleri yüzünden 24
saat korunması gerekiyor sarayın. `Bir kuş geçtiğinde bağıran lazer ışınlı
alarm sistemi` bile var. Saray ıssızlığın göbeğindeymiş ki, bu da Yolcaut`u
biraz haklı gösteriyor. Bahçeyle ilgilenen görevli ise sağır Azcatl. Tochtli`nin
dediğine göre 3 sağır tanıyormuş. Bu sağırlar toplumda ezilenlerin
`sağırlaşması` olarak da görülebilir. Zira 3 sağırın üçü de hizmetçi. Daha
sonra Tochtli da sağırmış gibi yapıyor, çünkü istediği gibi yaşayamadığı için
ezilen konumuna indirilmiş. Bir başka deyişle, zaten kimse onları duymadığı
için kendileri de sağıra dönüşüyorlar. Neyse ki, Tochtli isteyerek dilsiz
numarası yapıyor ve sonra babasının onu dinlemesi ve silahları göstermesi
rolünden çıkmasına sebep oluyor.
Liberyalı
cüce su aygırları ayrık otlarını yalayıp yutan sessiz makinelerdir Tochtli için.
Sağır Itzcuauhtli`nin, hayvanlarla ilgilenen görevlinin, su aygırına
sevineceğini düşünüyor, çünkü artık otları sessiz makineler temizleyecek. Tochtli`nin suaygırıyla özdeşleştiğini de anlıyoruz bu arada. İkisi de kel en önemlisi :). Hayata tutunamayanlar, nesli tükenmek üzere olan canlılar ikisi de. Ancak Tochtli bir hayvanın neslinin tükenmek üzere olmasının çok da kötü bulmuyor. En azından tükenmemiş. Burada azacık da olsa, geleceğe dair umut görüyoruz Tochtli ve suaygırı timsalında bütün tutunamayan insan ve hayvanlar için....
``Dilsizler
esrarengiz ve gizemli oluyorlar. İşin doğrusu, sessizlikle hiçbir açıklama
yapmaları mümkün olmuyor. `` Mazatzin ise gizemin büyüsünü inananlardan.
``Bence dünyanın en esrarengiz ve gizemli şeyi dilsiz bir Japon olmalı.``
Kitaplarda
şimdiki zamanla ilgili şeyler bulunmuyor, sadece geçmiş ve gelecekle ilgili
şeyler oluyor. (yani gerçeği anlatan kitapla yok diyor.) Aslında Tochtli
kendisi bu kitap vasıtasile gerçeği, yani şimdiki zamanı anlatıyor.
Tochtli Odaların boş değil de tüfek ve tabancalarla
dolu olduğunu görünce, Yolcaut`un ona yalan söylediğini anlar ve şaşırır. Çünkü
çetelerde yalan olmaz.
Burada
yazar paralel evrende olduğumuzu gösteriyor. Çocukların çete dünyası ve
büyüklerin çete dünyası. Zaman zaman bu ikisi kesişse de, her iki evrende çete
kelimesine yüklenen anlamlar tamamen farklı.
Yalanı
öğrendiğinde Tochtli artık suaygırı bile istemekten vazgeçer ve karnı ağrımaya
başlar. Doktor bu ağrıların psikolojik sebeplerden dolayı ortaya çıktığını
söylüyor.T annesini özlüyor aslında.
Tochtli`nin ilginç bulduğu kelimeler:
Sikindirik
dünya Pirüpak Pozole
Paris`e,Monrovia`ya
giderler.
İspanyollar
fıkraların neredeyse hepsinde her şeyi birbirine karıştırıyor ve iş acayip
yerlere varıyor.
Bir
su aygırına tavşan olduğunu itiraf ettiren Meksikalılar ile ilgili fıkra.
Politikacılar
gerçekten de karmaşık işlerle uğraşıyorlar.
Frankli
Gomez`in isim değişikliği yapması gerektiği üzerine tartışılır. Paris`teTochtli
Junior Lopez, Yolcaut ise Winston Lopez adını alıyorlar.
Dikkat
çekmemek için Meksika şapkası takamıyorlar ve Afrika şapkası alıyorlar. Su
aygırı bulamamalarını kendi şapkasının olmamasına bağlıyor, yerel kimliğini
önemsiyor. Şapka karakterlerin bireyselliklerini yansıtan nesnelere dönüşüyor.
"Kitapların
büyük kısmı kimsenin umursamadığı ve hiçbir işe yaramayan konuları anlatır."
Şu
cümleyle Franklin Gomez dünya tarihini özetliyor sanki:
Kralların
kafasını kesmeyi seven Fransızların suçundan, kralların kafasını
kesmeyi sevmeyen \ispanyolların suçundan, Afrikalı insanları satmayı çok seven
Portekizlilerin suçundan ve aslında bombayla ceset yapmayı seven Ingilizlerin
ve Gringoların suçundan söz ettik.
Kanla
lekeli karı buzlu üzüm ya da çilek suyuna benzetmesi çocuğun çete kelimesinin
yetişkin anlamına doğru ilerlediğinin göstergesi.
Samuray
olduğunu düşünüyor ve bütün gün pijamalarıyla ortalıkta dolaşıyor. Kimse onun
samuray olduğunu anlamıyor ve pijamalarını çıkarmasını istiyorlar. Daha sonra
hep beraber bir samuray filmi izliyorlar ve Tochtli Samurayların onun
pijamasıyla dolaşmadıklarını anlıyor. Daha sonra Samurayın arkadaşını onurunu
kurtarmak için öldürmesini anlayıp anlamadığını soruyor babası. Tochtli
anladığını söyleyince, bir gün sen de bana aynısını yapacaksın dıyor.
Eğer
bir Honduras pasaportu istiyorsanız iki seçeneğiniz var.. ya gerçek bir Honduraslı olmalısınız, ya da
hapse girmelisiniz. Meksika ve suç aynı anda aklımıza gelen kelimeler...

Kitap: Tavşan Deliğinde Fiesta
Yazar: Juan Pablo Villalobos
Yayınevi: MonoKL Edebiyat
Sayfa Sayısı: 112
Türü: Roman/Hikaye
Ne zaman okudum: Tatlı bir hikayeye ihtiyaç, duyduğum zaman
Neden bu kitabı seçtim: Kapak, isim ve hikayenin konusunun birleşiminin harika oluşundan dolayı
Puan;m: 9
Orjinal isim: Fiesta en la Madriguera
Juan Pablo Villalobos'un ilk romanı Tavşan Deliğinde Fiesta aralarında İngilizce, Almanca, Fransızca ve Portekizcenin bulunduğu birçok dile çevrildi. Bu kısa ama çarpıcı roman, karakterlerini Meksika başta olmak üzere Latin Amerika ülkelerinde gittikçe yaygınlaşan uyuşturucu tacirlerinin ve yolsuzluk hikâyelerinin anlatıldığı popüler tür "narkoedebiyat"tan ödünç alıyor. Ama onları eski kıtayla yeni kıtayı birbirine bağlayan zengin edebiyat mirasının ortasına yerleştiriyor.
Hikâyeyi bir çocuktan, Meksika'nın en büyük uyuşturucu tacirlerinden birinin oğlu Tochtli'nin ağzından dinliyoruz. Tochtli'nin tanıdığı insan sayısı on dört ya da on beş, bir sürü ölü de tanıyor, ama ölüler sayılmaz. Hayatta en çok istediği şey bir Liberyalı cüce suaygırına sahip olmak. Dünyanın her köşesinden gelen şapkaların bulunduğu devasa bir şapka koleksiyonu var. Yatmadan önce mutlaka sözlük okuyor, şapkadan tavşan çıkarır gibi sözlükten kelime çıkarıyor. Yaşadığı sarayın ya da deliğin dışındaki dünyayı özel öğretmeninin anlattığı kadarıyla biliyor.
Soru-cevap oyunu. Biri sözle vücudun belli bir yerine belli sayıda kurşun sıkıyor, ötekiyse cevap veriyor: canlı, ceset ya da henüz belli değil.
- Kalbe bir kurşun.
- Ceset.
- Sol ayağın küçük parmağının tırnağına otuz kurşun.
- Canlı.
- Pankreasa üç kurşun.
- Henüz belli değil.
0 yorum :
Yorum Gönder