25 Kasım 2013 Pazartesi

Ivan Denisoviç'in Yaşamında Bir Gün ( Один день Ивана Денисовича)


Aleksandr İsayeviç Soljenitsin






19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında birçok müzisyen, sanatçı ve Rus aristokratların yaşadığı yer olarak bilinen Kislovodsk büyük bir yazarın doğumuna hazırdır artık. Nobel ödüllü Aleksandr İsayeviç Soljenitsin 11 Aralık 1918de Kislovodsk, Stavropol Krayında dünyaya gözlerini açar.




                   
            Stavropol Krayının bayrağı                                                                      

                                       
















Stavropol- Yayla ve ovalarda tarım                                                                                                              yapılan bölgeler, çalılıklarla kaplı                                                                                                                  araziler....


Bir "persona non grata" O; İkinci Dünya Savaşının uzamasında Stalini suçlamasına rağmen Vietnama Amerikan müdahelesini destekledi. Tabi Amerika yaşamış olduğunu düşünürsek biraz da olsa onu haklı bulabilirz belki. Sonuçta vatandaşlığı iptal edilmiş ve kendini daha çok Amerikalılara yakın bulmuştur. 1989'da yeniden Yazarlar Birliği'ne alınır. Mihail Gorbaçov yazarın vatanına dönmesi için çabalar ve başarır. Komünizm dönemi Rusyasını anlattığı Gulag Takım adaları bir çok otoriteye göre Komünizmin sonunu getiren eserdir. Üniversite mezunu olan Soljenitsin hain olduğu gerekçesiyle 8 yıl ceza kampına çarptırılmıştır. Bu yüzden de romanın yaşanmışlığını hissediyor okuyucu; zaman zaman acıyor bu değerli yazara, zaman zaman yazarın kendi hayatının finalindeki galebesinden dolayı mutluluk duyuyor.

Kasım 1962'de basılan Ivan Denisoviç'in Yaşamında Bir Gün Roman Sovyet edebiyat dergisi Novy Mir de yayınlanmıştır. Roman 1950'lerde bir Sovyet çalışma kampında geçmekte, ve sıradan bir mahkumun, Ivan Denisoviç'in, bir gününü anlatmaktadır.
Hapishane fakir ve çaresiz insanların yaşadığı bölgenin simgesine dönüşür.
3 Ağustos 2008, Moskovada vefat etmiştir.

Yazarın diğer eserleri:

  • İvan Denisoviç'in Yaşamında Bir Gün (1962)
  • Nedenin İyiliği İçin (1962)
  • Kanser Koğuşu (1968)
  • İlk Çember (1968)
  • Aşk Kızı ve Masum (1969)
  • Ağustos 1914 (1971)
  • Gulag Archipelago, 3 cilt (1973-1978)
  • Prusya Geceleri (1974)
  • Aleksandr İsaevich Soljenitsin, Sovyet Liderlerine Bir Mektup, Collins: Harvill Press (1974)
  • Meşe ve Dana (1975)
  • Lenin Zürih'te (1975)
  • Ölümcül Tehlike: Sovyet Rusya ve Amerika'ya Tehditler Konusundaki Yanlış Kavramlar (1980)
  • Kasım 1916 (1983)
  • Zafer Kutlamaları (1983)
  • Mahkumlar (1983)
  • Rusya'nın Yeniden İnşa Etmek (1990)
  • Mart 1917 (1995)
  • Nisan 1917 (1995)
  • Rus Sorunu (1995)
  • Görünmez Müttefikler (1997)
  • 200 Yıl Hepberaber: 1772'den İtibaren Rus-Yahudi İlişkileri Üzerine (2003)

"Gulag Takımadaları" çalışma kamplarındaki hayatı en inceliklerine kadar anlatan kitaplardan biri olduğu için anti-kominist ve anti-Sovyet propagandasına çevrilmiştir Maalesef daha elime geçmedi yoksa okuyacağım kitaplar listesinde ilk sırada olurdu. Gulag kavramıyla biz Soljenitsin`in sayesinde "Gulag Takımadaları" romanında tanıştık aslında. Rusça "Çalışma Kampları Yönetimi Baş İdaresi" anlamına gelen akronimden oluşuyor. Politik suçluların toplumdan arındırılması için 25 Nisan 1930 tarihinde kurulan bir tür yargı ve infaz sistemidir.  Gulag hakkında daha fazla Gulag (http://gulaghistory.org/nps/).




Kitaptan bir kaç alıntı :



Fazla sanat sanat değildir.
Sezara (mahkumlardan biri) göre sanatta önemli olan "ne" değil "nasıl"dır.
Saklamasını bilmek zenginlikten iyidir.
Bir hükümlünün baş düşmanı yine bir hükümlüdür.
Et yiyen insanlar daha bir kuvvetli olurlardı elbet.


Bir kaç ayrıntı :
Şuhovun memleketinde ay ışığına "kurt güneşi" derlerdi.







Stalinist baskıyı edebi alana taşıyan ilk roman olarak da tarihte kendine bir yer edinir bu roman. Almanların elinden kaçmayı başarmış Denisoviçin ajan olduğu sanılır ve tutuklanır. Kamptaki tutukluların çoğu onunla aynı kaderi paylaşır. Hapishane koğuşu küçük bir devlet gibi yönetliyor. Rüşvet sayesinde önemli kişilerle bağlantı kuranların hayatı daha bir rahatlıyor burada. Tabi arada devrim yapmaya çalışanlar da var akıbetleri pek iyi olmasa da. Hayatta kalacak kadar yemek yemelerine izin veriliyor, ailesi yiyecek getirenler de oluyor ama getililenlerin bir kısmi gözetmenler tarafından alındığı için Ivan Denisoviç ailesinden ona hiçbir şey getirmemelerini istiyor. Kampta herkes birbirinden şüphe ediyor, casus olabileceklerini düşünerek az konuşmaya gayret ediyorlar. Darvin`in "Güçlü olan kazanır" doğrusuna herkes gönülden inanır buralarda. Ha bir de dikkatli olmaları gereken bir nokta küçücük bir cümleyle özetleniyor: "Aklın yoksa tanık ol". Yani herkes bir anlık işine gelse bile kör, sağır ve dilsizdir. Pazarları tatil olsa da sudan bahanelerle çalıştırılor mahkumlar. Zaman zaman özgürlük hayalleri kurar tutuklular, ne var ki bu sistemle hiçbir zaman yeterince özgür olamayacaklarını anlarlar. Bu yüzden de özgürlüğü gerçekten isteyip istemediklerini iki kez düşünürler. Romanın sonu bir kısır döndü gibi başa döner sanki. Memleketin bitmez tükenmez çilesinin uzun yıllar devam edeceğinin bir öngörüsüdür bu aynı zamanda. Yine yeni bir günde kamp hayatının zorlu yaşamina devam edecektir İvan Denisoviç 8 yıl boyunca...



Yazar hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız aşağıdaki adresi tavsiye ederim:

http://dipnotkitap.net/OYKU_ve_NOVELLA/Ivan_Denisovic.htm


Ayrıca romandan uyarlanmış birkaç film mevcut YouTube`da. İlerleyen günlerde bir versiyonunu izleyince yorumumu görebeliceksiniz.












0 yorum :

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Blog Listem

Photobucket