11 Aralık 2013 Çarşamba

Yavaşla! Bu hayattan bir defa geçeceksin!

Psikiyatri doçenti Kemal Sayar, Hacettepe Üniversitesi`nden mezun. Köşe yazarlığı yapmış ve Ruhun Labirenti, ve İnsanlık Hali programlarında da imzası var. Programları YouTube`dan izlemenizi öneririm.
Bazı kitapları yorumlamaya ihtiyaç yoktur. Çünkü onlar vurgulamak istedikleri noktaları gayet net bir şekilde anlatırlar. İşte Yavaşla tam da özetlenemeyecek kitaplardan. Bu yüzden kitaptan alıntıları size sunuyorum. Hayatınıza farklı bir pencereden bakmanız için okumanız dileğiyle!

Bu hayattan bir defa geçeceksin!
Arabalar erkeklerin cinsel şehvet nesneleridir.
Yollar hayal kırıklığına uğramış egoların geçit resmi yaptığı mekanlar halini alır. …. Onun(arabanın) sahip olduğu bir dizi özelliği kendi içine almış olur.
Araba sürmek, merkezi bir sosyal ritüele katılmaktır.
Hız yapmak bugünün dünyasında en yaygın sivil itaatsizlik tarzı.
McDünya`da her şey aynıdır.
Araba sevdası, modern insanın bencilliğinin şahikası.
Usul, asildir.
Şirket köleliği.... Gördüğümüz düşler bile aynı olmaya başlar. Bir yazar buma `narsistik kafes` diyor
İş yerinde herkes anonim
Hız uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Orada ama buradayız.
Döngüsel zamana inanan kültürlerde, gelecek endişesi veya baskısı yok.
Tükenmişliğin son demlerinde insanlar, kendi mutsuzluklarından kaçmak için daha da hızlanıyorlar.
``Her şey çok hızlı gerçekleştiğinde kimse hiçbir şeyden emin olamaz, kendisinden bile.``
Her an kırk bin yılın meyvesidir
Istırabını bir anlam üzere yaşayanların hayatında trajediden zaferler tomurcuklanır.
Istırapta bir anlam bulabilen insanlar onu daha kolay yaşarlar.
Istırap insanı için zafer, seferin ta kendisidir.
Sağlıklı insanlar hasta olduklarına ikna ediliyor.
Antisosyal kişiliklerin uç ideolojilerde, buhran dönemlerinde, savaşta veya devrimlerde bir kahraman mertebesine yükseldiğini görebiliriz.
Hitlerin ... ulusun baba özlemini karşıladığı söylenir.
Artık kendi hikayelerimiz emzirmiyor bizi, Hollywood hayal endüstrisi beyin hücrelerimizi işgal ediyor.
Sevilme açlığının açtığı yaralar narindir.
İnsan bir başkasını en çok yaralarından tanır. Kendi yaralarından.
Hayat bazen bir şifa verme çabasıdır. Ötekine, kendimize ve bütün varlığa.
Mağlupların bir bilgeliği vardır. Dünyanın mağlupları, dünyayı yerleşmeye değer bir yer olarak görmeyenlerdir.
`Olumlu yanılsamalar` melankoli ülkesinde işlemez.
Mesleğimizin pirleri endişenin tümünün önünde sonunda ayrılık endişesinden kaynaklandığını söylemişlerdi.
İnsan hikayeler anlamak isteyen bir varlık.
Düşünürün söylediği gibi,`dil varlığın evidir`.
``Almak zorunda değilsin``in baştan çıkarıcılığı ne fenadır!
Alışveriş merkezi, arzu ile mal arasındaki boşluğu ortadan kaldırıyor.
Seçme şansının çoğalmasıyla mutluluğumuzun azalmasına işaret ediyor yazar.
Bilge romancı Soljenitsin, ``ele geçirerek değil, ele geçirmeyi reddederek`` insanlığa ulaşabileceğimizi söylüyordu.
Bilmek, bize dostluğun cennet kokusunu vaat eder.
Benliklerimiz sohbet olmaksızın bitmemiş, tamamlanmamıştır. Sohbet ederek sadece karşınızdakini değil kendimizi de anlarız. Sohbet bize kendimiz olma imkanı veriri. ``Tek bir ses hiçbir şeri çözmez, hiçbir sonuca ulaşmaz``, ``hayat ve varlık için asgari olan iki sestir.``
Yaşlanmak başlanmaktır.
Hayat bir tamamlanma arzusudur.
Oğulların öyküsü babaların öyküsünün tam kalbinden geçer.
Erkek çocuk için hayat, baba ve annenin çocukluğa attıkları ilmiklerin çözüldüğü bir serüvendir.
Geçen yüzyılın başında, ülkenin kimi bölgelerinde Rus babalar çocuklarıyla `ruh konuşmaları` yaparlarmış. Saatler süren bu konuşma çocuğu olgunlaştıran, yetişkinliğe hazırlayan, ona birey olarak değer veren bir anlayışı işaret ediyor.
Erişkinler ergen gibi davranıyor ve ergenler büyümeyi reddediyor.
İmgenin saltanatı. Sözün düşüşü.
İnsanın kendi özseverliğini dönüştürme biçimlerinin başında iş gelir. İşlerimiz sayesinde kendimizi önemli hissederiz. Kendimize daha fazla önem verme ihtiyacı duyduğumuzda, işlerimizi abartırız.
Nette dolaştıkça sınıflanıyoruz, kategorize ediliyoruz, profilimiz çıkarılıyor ve her tıkımız izleniyor. ... Sadece biz ekrana bakmıyoruz, ekran da bize bakıyor.
Artık topraklar değil, imgelem fethediliyor.
Çaresiz ve incinmiş insanlar, `milli gurur`u kurgusal olsa da onaran, bir film veya kitap süresince kendilerini iyi hissettiren ürünleri, duygusal boşalma aracı olarak kullanıyorlar.

Ibn Haldun- Mağluplar galipleri taklit eder.

Kitap:                                       Yavaşla!
Yazar:                                      Kemal Sayar
Yayınevi:                                  Timaş Yayınları
Sayfa Sayısı:                             224
Türü:                                        Psikoloji-Psikolojik Danışma
Ne zaman okudum:                   Herkesin yavaşlaması ama benim kitap okuma konusunda
                                                hızlanmam gerektiğimi düşündüğüm sırada
Neden bu kitabı seçtim :           İsmi cazip geldi, ayrıca kitabın içindeki çizimlerin konulara
                                                eşlik etmesini orijinal buldum.
Puanım                                     7 (kitap özlü sözler toplusu gibi olduğundan dolayı
                                                puanı biraz düşük oldu)
Arka kapak:


İçinde bulunduğumuz çağ, "şimdi"yi yaşamamıza fırsat vermiyor, her şey gelecek için yapılıyor. Aynı anda oHayatın ritimlerini pazarın ritimlerine ayarlayan, ancak paraya tahvil edilebilen değerlere önem atfeden yeni bir benlik, küresel rüzgârla birlikte dünyaya yayılıyor.

"Her şey çok hızlı gerçekleştiğinde kimse hiçbir şeyden emin olamaz, kendisinden bile" diye yazmıştı Kundera, Yavaşlık adlı romanında. Gerçekten de hız bizi uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Aslında bütün varlığımızla hiçbir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız. Hızlandıkça zaman kazanmıyor, sadece parçalanıyoruz.

Kendimizi bulmak için hayatın kendi ritmine geri dönmeye ihtiyacımız var. İşte bu yüzden, kendi kendimize "Yavaşla!" diyoruz. Çünkü yavaş güzeldir..

Doç. Dr. Kemal Sayar ile bizleri hızın ve değerlerini yitirmiş bir hayatın tutsağı olmaktan kurtulmaya davet ediyor. YAVAŞLA, modern çağın getirdiği hız eksenli hayatın, mahremiyetin yitirilişinin, aile ilişkilerindeki çözülmenin, teknoloji odaklı yaşamlarda görülen iletişim kaybının güncel bir eleştirisi. "Modern Mutsuzluk", "Modern Zamanlarda Aile", "Benliğin ve Toplumun Krizi" ve "Yavaş Güzeldir" adlı bölümlerden oluşan kitap bir modern zaman eleştirisi olmanın yanı sıra, eleştirdiği olgulara çözüm önerileri getiren, kaybedilen manevi zenginliği yeniden bulmaya davet eden bir çalışma.

Hız eksenli bir hayata eklemlenmek durumunda kalan ve bu kısır döngüden rahatsız olanlar YAVAŞLAYIN! Bu dünyadan bir kere geçeceksiniz!
kadar çok şey yapıyoruz ki insani ilişkilerimiz gün içinde hallediliveren işlerden sadece biri haline geliyor. İş koliklik, kendine sevdalanmanın değişik bir örneği olarak genç profesyoneller arasında yükseliyor.

Not:
Yazarın Her Şeyin Bir Anlamı var kitabını okumayı planlıyordum ki, bir de ne görsem?! Kemal Sayar`ın birbirinden güzel kitapları varmış. Okunacaklar listem epey kabardı :)

1 yorum :

Burcu Odacı dedi ki...

ben de beğenerek okumuştum bu kitabı, aynen dediğiniz gibi, bazı kitaplara yorum yapmaya gerek yok, ve bu da onlardan bir tanesi...vermek istediği mesajları sıkmadan ve anlaşılır bir dille veriyor.

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar

Blog Listem

Photobucket